10 Aralık 2009 Perşembe

Çay Buharı

Bir sakız yapıştırıldı bir duvara. Kimsenin aklı kimin eline yapışacağını hesap etmiyor onun. Duvar herkesin beraber... El herkesin kendi... Akıl... Kimde var kim de yok, değil belli!

Gece dört duvar arasına giriyor herkes. Her evi olanın gerçekten var mı acaba, yatacak yeri?

Sokak lambalarını söndürmesinler. Sarhoşları var şehrin, şairleri var. Hangileri azdan çok çekmiş, kim bilir? Karanlığın gözle görülebilirliğini hak ediyor onlar. Ayıklığı ayıplarını örtmeyenlere gerek kör karanlık.

Kâh sever kendini, kâh kendine söver insan. Biliriz ki, en çok ezdiğimiz yine kendimiziz. Kendi ayakları altına en iyi kendi alır kendini insan...

Hani altı kapatılan çay nasıl sayarsa son buharlarını, öyle tüketiyoruz yarını...

Hiç yorum yok: